Hadisler'de Yöneticilik ve Yöneticilerin Ahlakî Nitelikleri
1.1. Âdil ve Zâlim Yönetici
Hadislerde yöneticiler tanımlanırken âdil ve zâlim olma bakımından iki hususa dikkat
çekilmektedir. Bu hadislerden en meşhur olanı “Kıyamet günü insanlar nezdinde Allah’ın en
sevdiği kişinin âdil imam, en çok buğzettiği ve mekan olarak kendisine en uzak kişinin ise
zâlim imam olduğu”nu belirten hadistir.3
Ayrıca âdil imâmın Allah’ın gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı günde Allah
tarafından gölgelendirileceği Hz. Peygamber tarafından adaletli yönetici için verilen bir
müjdedir.4
1 Türkçe Sözlük, “Yönetici” maddesi, Ankara: Türk Dil Kurumu, 2005, s. 2195,
2 A.Taha İmamoğlu, Hadis Edebiyatında Kitabu’l-İmâreler ve Sahîh-i Müslim Örneği, İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, 2013, s. 12-25.
3 Tirmizî, Ahkâm 4.
4 Müslim, Zekat 91; Nesâî, Âdâbu’l-kudât 2.
1
1.2. Krallık
Hz. Peygamber’in kendisini kral olarak görmediği Abdullah b. Mesud (ra)’dan rivayet edilen
bir hadiste şöyle kaydedilir. Bir adam konuşmak üzere Rasûlullah’ın yanına geldiğinde
korkudan titrediği, Rasûlullah’ın da ona “Heyecanlanma! Kesinlikle ben bir kral değilim.
Şüphesiz ki ben kurumuş et yiyen bir kadının oğluyum.” buyurduğu kaydedilmektedir5
Rasûlullah (sav) zaman zaman kendisinin bir kral olmadığını vurgulamış ve kralların kralı,
şahların şahı olarak isimlendirilenlerin Allah nezdinde kınandığını belirtmiştir.6
Ayrıca yönetimin manevî mesuliyetinin ne kadar zor olduğu Hz. Ali’den rivayet edilen bir
hadiste de şöyle kaydedilmiştir. “Kadılar üç çeşittir. Bir kadı hüküm verir ve hata ederse
cehennemdedir. Bir diğeri hakkı görür ancak başka türlü hüküm verirse o da ateştedir. Diğer
bir kadı da hüküm verir ve isabet ederse cennettedir.7
Bu hadislerden Hz. Peygamber’in adaletli yöneticiyi övdüğü ve zâlim kralları da yerdiği
anlaşılmaktadır.8
Bir insan olarak Rasûlullah’ın umumî sîretine bakıldığında adaletten asla taviz vermediği ve
zulmün önüne set çekerek müşriklerin zulmüne engel olduğu ve zulmün her türlüsünü
yasakladığı görülmektedir. Çünkü Allah’ın bu konudaki emri bir kudsî hadiste açıkça ifade
edilmektedir.9
2. Yöneticilik İstemek
Ashabdan bazıları asr-ı saadet döneminde Rasûlullah’ın yanına gelerek yöneticiliği talep
ettiklerini ifade etmişler ancak Hz. Peygamber’in onları ikaz etmesiyle bu isteklerinden
5 İbn Mace, Et’ıme 30.
6 Tirmîzî, Edeb 65.
7 Abdürrezzâk, el-Musannef, c. XI, s. 328.
8 Müslim, İmâre 18.
9 Müslim, el-Birr ve’s-sıla ve’l-âdâb 55.
2
vazgeçmişlerdir. Bazen de Rasûlullah (sav) yöneticilik talebinin her isteyene verilmeyeceğini
ifade eden talimatlar vermiştir. Bir defasında Rasûlullah, Abdurrahman b. Semure’yi “Ey
Abdurrahman! Sakın emirlik isteme.” buyurarak ikaz etmiştir.10
Aynı şekilde Ebû Zerr’in (ra) Hz. Peygamber’e “Ey Allah’ın Rasûlu! Beni vâli tayin
etmeyecek misin? sorusuna elini onun dizine vurarak cevap vermiş ve “Ey Ebû Zerr! Sen
zayıfsın. Kendim için ne istersem senin için de onu isterim. Sakın iki kişiye dahi emirlik
yapma. Zira yöneticilik bir emanettir ve kıyamet gününde perişanlık ve pişmanlıktır.”
buyurmuştur.11
Bir diğer hadiste de Ebû Mûsa el-Eşarî’nin amca oğullarından iki kişinin onu aracı kılarak
Rasûlullah’ın yanına gelip yöneticilik istemeleri anlatılmaktadır. Hz. Peygamber’in bu
konudaki tavrı ise gayet açık ve nettir. Bu meselede onlara verdiği cevap şöyledir: “Biz
işimizde onu isteyeni tâyin etmeyiz.”12
Çünkü yönetici olmayı isteyen kişi bu görevi kendi arzusuyla elde ederse hadise göre
vazifesinde Allah tarafından yalnız bırakılır. Yok eğer idarecilik görevi istemeksizin
kendisine tevdi edilirse Allah bu konuda kendisine yardımcı olur.13
Rasûlullah’ın yönetime talip olan kişileri ikaz ederken dikkat çektiği bir diğer nokta da
yönetim konusunda hırs gösterilmemesidir.14
Çünkü bu konuda hırslı olmanın kıyamet gününde bir pişmanlık sebebi olduğu hadis-i şerifte
açıkça ifade edilmektedir. Aynı hadiste dikkat çekilen bir diğer nokta ise emirliğin
10 Müslim, İmâre 13.
11 Müslim, İmâre 16-17. Hadisin iki farklı tarîkle gelen metinleri anlam bütünlüğü açısından birleştirilmiştir.
12 Müslim, İmâre 15.
13 Müslim, İmâre 13.
14 Müslim, İmâre 14.
3
başlangıcında mal mülk, makam mevki gibi hisleri tatmin ettiği için güzel bir nimet olduğu,
sonrasında ise görevden ayrılma, ölüm gibi sebeplerle acı verici bir hale bürünmesidir.15
Hz. Peygamber’in bütün bu ikazları yönetime talip olmanın sünnetin ruhuna aykırı olduğuna
işaret etmektedir. Nitekim Rasûlullah’tan sonra halîfe seçilen Hz. Ebû Bekir’in insanların
kendisini yönetici olarak seçtiğini öğrenmesi, hüzünlü bir şekilde evinde oturmasına sebep
olmuş ve Hz. Ömer kendisini teselli etmek için Peygamberimizden yöneticinin doğru
kararının iki sevap, yanlış kararının ise bir sevaba denk olduğunu ona hatırlatmıştır16
3. Yöneticilerin Ahlakî Nitelikleri
3.1. Mesuliyet Duygusu
Her ne kadar yönetici olmayı irade etmek sünnete uygun olmasa da Rasûlullah’ın bu konudaki
ikazı her müslüman için umumî bir mihver çizmektedir. O da herkesin yönetimi
altındakilerden mesul olduğunu belirten ve Abdullah b. Ömer’den nakledilen şu hadis-i
şeriftir. “Dikkatli olun! Hepiniz yöneticisiniz (râ’î) ve yönetiminiz altındakilerden
mesulsünüz.” Mezkur hadiste kademeli olarak mesuliyet sıralaması gözetilmiş ve en önce
yönetici olanlar zikredilmiş ardından evin erkeği, evin hanımı ve evin hizmetçisi mesabesinde
ve aileden biri konumunda olan kölenin efendisine olan mesuliyeti vurgulanmıştır.17
3.2. İnsanlara Hizmet Etmek
Yöneticilerin mesuliyetleri de hadis-i şeriflerde ifade edilmiştir. Mesuliyet duygusunun
muhtevasına işaret eden bir hadise göre Hz. Peygamber (sav) yönetici olup ta insanların dert
ve sıkıntılarını önemsemeyen idarecilere hitaben şöyle buyurmuştur: “Kim müslümanların
işini önemsemezse bizden değildir.”18
15 Buhârî, Ahkâm 7.
16 Abdürrezzâk, el-Musannef, c. XI, s. 328.
17 Ebû Dâvûd, el-Harâc ve’l-İmâre ve’l-Fey 1.
18 Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, c. VII, s. 270.
4
Nitekim Hz. Aişe, Mısır’dan gelen bir kişiyle sohbet ederken ona yöneticisinin nasıl olduğunu
sormuş O da “Kendisinden bir kötülük görmedik. Eğer bizden bir kişinin devesi ölecek olsa
hemen ona deve verir. Kölesi ölse ona hemen bir köle verir. Nafakaya ihtiyaç duysa
nafakasını giderirdi.” demiş ve bunun üzerine Hz. Aişe, Hz. Peygamber’in yöneticilerle ilgili
“Ey Allahım! Her kim ümmetimin işinden bir şeyi üstlenir de onlara zorluk gösterirse sen de
ona zorluk göster. Her kim de ümmetimin işinden bir şeyi üstlenip onlara rıfk ile muamele
ederse, sen de ona rıfk ile muamele et!” 19buyruğunu nakletmiş ve Mısır’da vâlîlik yapan Amr
b. Âs’ı Hz. Peygamber’in diliyle övmüştür.
Bu konuyla ilgili bir başka hadise de ashabdan Ebû Meryem el-Ezdî’nin Muaviye’yi hususen
ziyarete gitmesi ve ona şu hadisi hatırlatmasıdır: “Allah (cc), müslümanların idaresini bir
kimsenin eline verir de, O kimse müslümanların ihtiyaç ve sıkıntısını gidermezse, Allah da
onun ihtiyaç ve sıkıntısını gidermekten imtina eder. Herhangi bir yönetici, kapısını ihtiyaç
sahibi, fakir ve miskinin yüzüne kapatırsa, Allah da göklerin kapısını onun ihtiyaçlarına karşı
kapatır. Bunun üzerine mezkur hadisi işiten Muaviye halkın ihtiyaçlarını dinleyip tesbit etmek
üzere bir adam görevlendirir.20
Sehârenfûri (ö. 1346/1927) hadisin şerhinde Allah’ın yönetici olarak takdir ettiği zümrenin
halîfe, imâm ve emîr olduğunu belirtmiştir. İmâmın tebaasını zulmün her türlüsünden
korumak ve defetmekle mükellef olduğunu ifade etmiş, mazlum, ihtiyaç sahibi ve fakirlerin
emir ve sultanların yanına girip onlara ulaşamamalarının bir âdet olduğunu da sözlerine
eklemiştir.21Kadı Iyâz (ö. 544/1149) ise yöneticinin kapısını halkın yüzüne kapatmasının
yönetimindekilerin yanına gelip dertlerini arzetmelerine imkan vermemesi ve onları huzuruna
kabul etmemesi olarak yorumlamıştır. Ona göre yöneticinin sıkıntı ve ihtiyaçlarını
19 Müslim, İmâre 19.
20 Ebû Dâvûd, el-Harâc ve’l-İmâre ve’l-Fey 13. Tirmizî, Ahkâm 6. Hadisin iki farklı tarîki anlam bütünlüğü
açısından birleştirilmiştir.
21 Sehârenfûrî, Bezlü’l-mechûd, c. XIII, s. 237.
5
gidermekten Allah’ın imtina etmesi ise, onların dualarını kabul etmemesi ve umutlarını boşa
çıkarmaktır.22
3.3. Güvenilir Danışman Tayin Etmek
Yöneticilerin üzerine düşen diğer ahlaki yükümlülüklerden biri de kendisine nasihat edecek,
söz ve fiillerinde doğru olan bir yardımcı tayin etmektir.23Ebû Dâvûd’da kaydedilen bir
hadise göre “Allah u Teâlâ şayet bir yöneticinin hayrını dilerse ona sâdık bir yardımcı murâd
eder ve unuttuğu zaman ona hatırlatır. Yönetici hatırladığı zaman da ona yardım eder. Allah
yöneticinin hakkında başka birşey murad etmişse ona kötü bir yardımcı verir ve unutursa ona
hatırlatmaz. Eğer yönetici o işi hatırlarsa da ona yardım etmez.”24
Şayet yönetici yardımcılarını sâdık ve güvenilir insanlardan seçerse insanların sevgi ve
saygısına mazhar olur. O zaman da Allah’ın kendisini hayırlı yöneticiler diyerek andığı
zümreye dahil olur. Nitekim Rasûlullâh (sav) yöneticinin en hayırlısının insanların kendisine
dua edip sevdiği kişi olduğunu belirtmiş, en kötü yöneticinin ise kendisine buğz ve lanet
edilen kişi olduğunu ifade buyurmuştur.25
3.4. Yetkilerini Şahsî Menfaatleri İçin Kullanmamak
Yöneticilerin gerek Hakk katında gerekse insanlar nezdinde saygı görmesi ise ancak
makamından kaynaklanan menfaatlerle şahsi menfaatini birbirine karıştırmamasıyla
mümkündür.
Bu hususa İbnü’1-Lütbiyye adlı zât ile arasında geçen bir olay vesilesiyle dikkat çeken Hz.
Peygamber (sav) bu zâtın zekat malları ile kendisine verilen hediyeleri birbirinden ayırmasına
karşı çıkmış ve ona “Annenin yahut babanın evinde otursan bunlar sana hediye edilir miydi
edilmez miydi o zaman görürdün.” buyurmuştur.26
22 Tirmizî, Tuhfetü’l-ahvezî, c. IV, s. 562.
23 Sehârenfûrî, Bezlu’l-mechûd, c. XIII, s. 219.
24 Ebû Dâvûd, el-Harâc ve’l-İmâre ve’l-Fey 4.
25 Müslim, İmâre 66.
26 Müslim, İmâre 26.