Hz.Mehdi'nin Doğum Haberi
Hz. Mehdi'nin Doğum Haberi
Allâme Meclisî "Cilau'l-Uyun" adlı eserinde şöyle yazıyor: İmam Cevad'ın (a.s) kızı Hekime Hatun şöyle diyor: "Kardeşim oğlunun (İmam Hasan Askerî -a.s-) yanında oturmuştum. Gün batımında hizmetçime; "Elbiselerimi getir, gidelim." dedim. İmam buyurdu ki:
Hala, bu gece gitme! Bu gece değerli bir çocuk dünyaya gelecek, Allah Teala yeryüzünü, küfür ve dalâletin yaygınlaşmasıyla öldükten sonra, onun vesilesiyle ilim, iman ve hidayetle diriltecektir.
Arz ettim: "Efendim! Bu çocuk kimden doğacak?"
İmam (a.s); "Nergis'ten." dedi.
Ben hemen kalkıp Nergis'i kontrol ettim, ama onda hamilelik alâmeti görmedim. Bu durumu İmam'a arz ettiğimde, gülümseyerek şöyle buyurdu:
Sabaha karşı hamilelik alâmetleri görülecektir. Onun örneği, Hz. Musa'nın annesinin örneği gibidir; doğum zamanına kadar kendisinde hiçbir değişiklik görülmedi ve hiç kimse ondan muttali olmadı; zira Firavun, Hz. Musa'yı ele geçirmek için hamile kadınların karınlarını yardırıyordu. Bu çocuğun durumu da aynen onun durumu gibidir.
Hekime Hatun şöyle diyor: "Nergis Hatunun yanına giderek bu durumu ona anlattım, o da kendisinde böyle bir şey hissetmediğini söyledi. Velhâsıl, gece orada kaldım, iftar ettim ve Nergis Hatunun yanında yattım. Her saat kalkıp ona bakıyordum, o ise çok rahat yatmıştı. Her saat geçtikçe şaşkınlığım artıyordu. Bu gece, diğer gecelere oranla daha erken dua ve ibadet etmeye kalktım. Ben gece namazını kıldım. Vitir namazına yetiştiğimde Nergis Hatun da uykudan uyandı ve gidip abdest aldı, gece namazını kıldı. Bu esnada İmam odasından şöyle seslendi:
Şüphe etme, vaktine az kalmış.
Az sonra Nergis'te ıstırap gördüm. Onu tutarak Allah'ın adını zikrettim. İmam (a.s) bana hitaben; "İnna enzelna suresini ona oku." buyurdu.
O sureyi okumaya başlayınca, anne karnındaki çocuğun da benimle bu sureyi okuduğunu duydum. Sonra bana selâm verdi. Ben çok korktum. İmam (a.s) bana seslenerek şöyle buyurdu:
Allah'ın kudretine şaşırma. Hak Teala bizim çocuklarımızı hikmetiyle konuşturur, büyüklük çağında ise, bizi yeryüzünde kendi hücceti kılar.
İmam'ın (a.s) sözü tamamlanınca, Nergis Hatun gözümden kayboldu. Sanki aramıza bir perde çekildi. Bu durumu görünce, İmam'a doğru koştum.
İmam (a.s); "Ey hala, geri dön, onu kendi yerinde bulacaksın." diye buyurdu.
Döndüğümde artık perde kalktı, Nergis'te gözümü kamaştıran bir nur gördüm. Hz. Sahibu'z-Zaman da, kıbleye doğru secdeye kapanıp işaret parmağını göğe kaldırmış şöyle diyordu:
Eşhedü en lâ ilâhe illâllah, vehdehu lâ şerike leh ve enne ceddî Resulullah ve enne ebî Emir'ül-Müminin vasiyy-i Resulillah.[1]
Sonra imamların isimlerini teker teker saydı; kendisine yetiştiğinde ise şöyle dedi:
Allahumme enciz lî va'dî ve etmim lî, emri ve sebbit vat'etî ve imle'il-arza bî adlen ve kısta.[2]
O günün ümidiyle.[3]
[1]- Şehadet ederim ki, Allah'tan başka bir ilâh yoktur; O tektir, ortağı yoktur ve ceddim Allah'ın elçisidir ve babam Emirü'l-Müminin Resulullah'ın vasisidir.
[2]- Allah'ım, vademi gerçekleştir; emrimi (işimi) tamamla; ayaklarımı sabit kıl; yeryüzünü benim vesilemle adaletle doldur.
[3]- Cilau'l-Uyun, s.523