Zamanın İmamı Hz. Mehdi A.s
Mehdi (A.S) bir Velî Resûl'dür
İnsanların bir mürşit olmadan Allah’ı işitmeleri ve O’nun gösterdiklerini görmeleri ve Allah’a ulaşmaları mümkün değildir.
Bütün devirlerde olduğu gibi, Allahû Teâlâ bu devirde de, vehbî olarak velî resûller ve onların arasından da Mehdi Resûl’ü hidayetle göndermiştir.
5 / MÂİDE - 19: Yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum alâ fetretin min er rusuli en tekûlû mâ câenâ min beşîrin ve lâ nezîrin fe kad câekum beşîrun ve nezîr(nezîru) vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Ey Kitap ehli! Resûllerin (peygamberlerin) fetret devrinde (aralarının kesildiği zamanda), sizlere gerçekleri açıklayan Resûl'ümüz (elçimiz) gelmişti. "Bize bir müjdeleyici ve de uyarıcı gelmedi" dersiniz diye (dememeniz için). Oysa size "müjdeleyici ve uyarıcı" bir Resûl gelmişti. Allah herşeye kaadirdir.
Bu âyette Allahû Teâlâ kitap ehline, “Resûllerin (Peygamber Resûllerin) arkasının kesildiği fetret devrinde, sizlere gerçekleri açıklayan Resûl’ümüz gelmişti” diyor. Mu’minûn-44’te ise Allahû Teâlâ, bütün kavimlere resûlleri kesintisiz olarak ardı ardına gönderdiğini, biri öldüğü an yerine yenisini tayin ettiğini ifade ediyor:
23 / MU'MİNÛN - 44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.
Allah resûllerini ardı ardına, her ümmete, her kavme kavminin lisanıyla hidayeti açıklamak üzere mutlak olarak gönderir. Bir ümmette vazifeli olan resûl öldüğü zaman Allah, onun yerine derhal başka bir resûl vazifeli kılar. Şu anda da her kavimde İbrâhîm-4’te de zikredildiği gibi kendi dilleriyle konuşan resûller hayattadırlar:
14 / İBRÂHÎM - 4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.
Mu’minûn-44’te resûllerin ardı ardına kesintisiz olarak devamlı gönderilmesine karşılık, Mâide-19’daki resûller arasında fetret devrinden bahsediyor Allahû Teâlâ. Peygamber olmayan resûller, her kavme devamlı gönderildiğine göre Mâide-19’da zikredilen Resûl, bir Peygamber Resûl’dür. Allahû Teâlâ Peygamber resûllerin arasında fetret döneminden bahsediyor. Bu âyette Resûl adıyla anılan ve bir Nebî olan Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz söz konusudur. Öyleyse Allah, burada Resûl tabirini Peygamber için kullanıyor. Asâleten devrin imamları olan nebî resûller bütün kavimlere gönderildiklerinden dolayı tüm ehli kitap için de vazifelidirler.
2 / BAKARA - 87: Ve lekad âteynâ mûsâl kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne).
Andolsun ki, Biz, Musa'ya kitap verdik ve ondan sonra ardarda resûller gönderdik. Ve Meryem'in oğlu İsa'ya beyyineler (açık deliller) verdik ve onu Ruh'ûl Kudüs ile destekledik. Öyle ki, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle gelen resûle karşı, her defasında kibirlendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürüyorsunuz.
Mu’minûn-44 gibi Bakara-87’de, bütün kavimlere kesintisiz bir şekilde Resûller gönderildiğini ifade ediyor. Bugün de, içinde yaşamakta olduğumuz zamanda bütün kavimlerde Allah’ın velî resûlleri var. Allahû Teâlâ bu devirde Âli İmrân-179’a göre bu Velî Resûllerin arasından Mehdi (A.S)’ı Vekâleten Devrin İmamı olarak seçmiştir:
3 / ÂLİ İMRÂN - 179: Mâ kânallâhu li yezerel mu’minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyib(tayyibi), ve mâ kânallâhu li yutliakum alel gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yeşâu fe âminû billâhi ve rusulih(rusulihî), ve in tu’minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm(azîmun).
Allah, habis olanı (kötüyü), temiz olandan (mü'min olanı, mü'min gözükenden) ayırıncaya kadar mü'minleri, sizin bulunduğunuz hâl üzere (mü'min olanla mü'min gözükenin bir arada olduğu bir durumda) terk edecek değildir. Ve Allah sizi gayba muttali edecek (gaybı bildirecek) değildir. Ve lâkin Allah, resûllerinden dilediği kimseyi seçer (gaybı o resûlüne bildirir). O halde, Allah'a ve O'nun resûllerine îmân edin. Ve eğer âmenû olur ve takva sahibi olursanız, o zaman sizin için "Büyük Ecir" vardır.
Günümüzde, Secde-24’e göre hidayete erdirmekle görevlendirilen Mehdi Resûl, Vekâleten Devrin İmamıdır.
32 / SECDE - 24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
5 / MÂİDE - 12: Ve lekad ehazallâhu mîsâka benî isrâîl(isrâîle), ve beasnâ minhumusney aşera nakîbâ(nakîben) ve kâlellâhu innî meakum lein ekamtumus salâte ve âteytumuz zekâte ve âmentum bi rusulî ve azzertumûhum ve akradtumullâhe kardan hasenen le ukeffirenne ankum seyyiâtikum ve le udhılennekum cennâtin tecrî min tahtıhel enhâr(enhâru), fe men kefere ba’de zâlike minkum fe kad dalle sevâes sebîl(sebîli).
Ve andolsun ki Allah, İsrailoğulları'ndan misak almıştı. Ve onlardan on iki nâzır görevlendirdik. Ve Allahû Teâla: “Eğer namazı mutlaka ikâme ederseniz, zekât verirseniz ve Resûllerim'e îmân edip onlara yardım ederseniz ve Allah'a (Allah için) güzel bir borç verirseniz, muhakkak ki ben sizinle beraberim ve de mutlaka sizin günahlarınızı örterim ve sizi, mutlaka altından ırmaklar akan cennetlere koyarım.” dedi. Artık, bundan sonra sizden kim inkâr ederse mutlaka sevvâ edilmiş (Allah'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş) yoldan sapmış olur.
Bu imamların hepsi Allahû Teâlâ’nın resûlleridir. Bunlar velî resûller olmalarına karşılık Hz. Musa bir Nebî Resûl’dür.
Hz. Musa, İsrail kavmiyle beraber bütün dünyaya da gönderilen Asâleten Devrin İmamı bir Peygamberdi. Ondan sonra da İsrail kavminin içinde hep resûller var oldu. Allahû Teâlâ, Hz. Musa’dan sonra 12 tane nakib (imam) vazifeli kılmıştır. Burada bahsedilen nakibler (imamlar), Hz Musa’dan sonra İsrail kavmine gönderilen, Hz. Musa’ya vekâlet eden Devirin İmamlarıdırlar.
Kavim Resûlleri arasından her devirde seçilen bir kişi huzur namazının imamlığını üstlenir.
Bu devirde kavim resûlleri arasından seçilen Devrin İmamı Mehdi (A.S) bir Velî Resûl’dür, bir Nebi Resûl değildir.
Allah’ın vazifeli kıldığı veli resûller ve onların arasından seçilen Mehdi Resûl vasıtasıyla bu devirde Allahû Teâlâ nurunu tamamlayacaktır.
KAYNAK:İçin Tıklayınız
İnsanların bir mürşit olmadan Allah’ı işitmeleri ve O’nun gösterdiklerini görmeleri ve Allah’a ulaşmaları mümkün değildir.
Bütün devirlerde olduğu gibi, Allahû Teâlâ bu devirde de, vehbî olarak velî resûller ve onların arasından da Mehdi Resûl’ü hidayetle göndermiştir.
5 / MÂİDE - 19: Yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum alâ fetretin min er rusuli en tekûlû mâ câenâ min beşîrin ve lâ nezîrin fe kad câekum beşîrun ve nezîr(nezîru) vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Ey Kitap ehli! Resûllerin (peygamberlerin) fetret devrinde (aralarının kesildiği zamanda), sizlere gerçekleri açıklayan Resûl'ümüz (elçimiz) gelmişti. "Bize bir müjdeleyici ve de uyarıcı gelmedi" dersiniz diye (dememeniz için). Oysa size "müjdeleyici ve uyarıcı" bir Resûl gelmişti. Allah herşeye kaadirdir.
Bu âyette Allahû Teâlâ kitap ehline, “Resûllerin (Peygamber Resûllerin) arkasının kesildiği fetret devrinde, sizlere gerçekleri açıklayan Resûl’ümüz gelmişti” diyor. Mu’minûn-44’te ise Allahû Teâlâ, bütün kavimlere resûlleri kesintisiz olarak ardı ardına gönderdiğini, biri öldüğü an yerine yenisini tayin ettiğini ifade ediyor:
23 / MU'MİNÛN - 44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.
Allah resûllerini ardı ardına, her ümmete, her kavme kavminin lisanıyla hidayeti açıklamak üzere mutlak olarak gönderir. Bir ümmette vazifeli olan resûl öldüğü zaman Allah, onun yerine derhal başka bir resûl vazifeli kılar. Şu anda da her kavimde İbrâhîm-4’te de zikredildiği gibi kendi dilleriyle konuşan resûller hayattadırlar:
14 / İBRÂHÎM - 4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.
Mu’minûn-44’te resûllerin ardı ardına kesintisiz olarak devamlı gönderilmesine karşılık, Mâide-19’daki resûller arasında fetret devrinden bahsediyor Allahû Teâlâ. Peygamber olmayan resûller, her kavme devamlı gönderildiğine göre Mâide-19’da zikredilen Resûl, bir Peygamber Resûl’dür. Allahû Teâlâ Peygamber resûllerin arasında fetret döneminden bahsediyor. Bu âyette Resûl adıyla anılan ve bir Nebî olan Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz söz konusudur. Öyleyse Allah, burada Resûl tabirini Peygamber için kullanıyor. Asâleten devrin imamları olan nebî resûller bütün kavimlere gönderildiklerinden dolayı tüm ehli kitap için de vazifelidirler.
2 / BAKARA - 87: Ve lekad âteynâ mûsâl kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne).
Andolsun ki, Biz, Musa'ya kitap verdik ve ondan sonra ardarda resûller gönderdik. Ve Meryem'in oğlu İsa'ya beyyineler (açık deliller) verdik ve onu Ruh'ûl Kudüs ile destekledik. Öyle ki, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle gelen resûle karşı, her defasında kibirlendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürüyorsunuz.
Mu’minûn-44 gibi Bakara-87’de, bütün kavimlere kesintisiz bir şekilde Resûller gönderildiğini ifade ediyor. Bugün de, içinde yaşamakta olduğumuz zamanda bütün kavimlerde Allah’ın velî resûlleri var. Allahû Teâlâ bu devirde Âli İmrân-179’a göre bu Velî Resûllerin arasından Mehdi (A.S)’ı Vekâleten Devrin İmamı olarak seçmiştir:
3 / ÂLİ İMRÂN - 179: Mâ kânallâhu li yezerel mu’minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyib(tayyibi), ve mâ kânallâhu li yutliakum alel gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yeşâu fe âminû billâhi ve rusulih(rusulihî), ve in tu’minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm(azîmun).
Allah, habis olanı (kötüyü), temiz olandan (mü'min olanı, mü'min gözükenden) ayırıncaya kadar mü'minleri, sizin bulunduğunuz hâl üzere (mü'min olanla mü'min gözükenin bir arada olduğu bir durumda) terk edecek değildir. Ve Allah sizi gayba muttali edecek (gaybı bildirecek) değildir. Ve lâkin Allah, resûllerinden dilediği kimseyi seçer (gaybı o resûlüne bildirir). O halde, Allah'a ve O'nun resûllerine îmân edin. Ve eğer âmenû olur ve takva sahibi olursanız, o zaman sizin için "Büyük Ecir" vardır.
Günümüzde, Secde-24’e göre hidayete erdirmekle görevlendirilen Mehdi Resûl, Vekâleten Devrin İmamıdır.
32 / SECDE - 24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
5 / MÂİDE - 12: Ve lekad ehazallâhu mîsâka benî isrâîl(isrâîle), ve beasnâ minhumusney aşera nakîbâ(nakîben) ve kâlellâhu innî meakum lein ekamtumus salâte ve âteytumuz zekâte ve âmentum bi rusulî ve azzertumûhum ve akradtumullâhe kardan hasenen le ukeffirenne ankum seyyiâtikum ve le udhılennekum cennâtin tecrî min tahtıhel enhâr(enhâru), fe men kefere ba’de zâlike minkum fe kad dalle sevâes sebîl(sebîli).
Ve andolsun ki Allah, İsrailoğulları'ndan misak almıştı. Ve onlardan on iki nâzır görevlendirdik. Ve Allahû Teâla: “Eğer namazı mutlaka ikâme ederseniz, zekât verirseniz ve Resûllerim'e îmân edip onlara yardım ederseniz ve Allah'a (Allah için) güzel bir borç verirseniz, muhakkak ki ben sizinle beraberim ve de mutlaka sizin günahlarınızı örterim ve sizi, mutlaka altından ırmaklar akan cennetlere koyarım.” dedi. Artık, bundan sonra sizden kim inkâr ederse mutlaka sevvâ edilmiş (Allah'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş) yoldan sapmış olur.
Bu imamların hepsi Allahû Teâlâ’nın resûlleridir. Bunlar velî resûller olmalarına karşılık Hz. Musa bir Nebî Resûl’dür.
Hz. Musa, İsrail kavmiyle beraber bütün dünyaya da gönderilen Asâleten Devrin İmamı bir Peygamberdi. Ondan sonra da İsrail kavminin içinde hep resûller var oldu. Allahû Teâlâ, Hz. Musa’dan sonra 12 tane nakib (imam) vazifeli kılmıştır. Burada bahsedilen nakibler (imamlar), Hz Musa’dan sonra İsrail kavmine gönderilen, Hz. Musa’ya vekâlet eden Devirin İmamlarıdırlar.
Kavim Resûlleri arasından her devirde seçilen bir kişi huzur namazının imamlığını üstlenir.
Bu devirde kavim resûlleri arasından seçilen Devrin İmamı Mehdi (A.S) bir Velî Resûl’dür, bir Nebi Resûl değildir.
Allah’ın vazifeli kıldığı veli resûller ve onların arasından seçilen Mehdi Resûl vasıtasıyla bu devirde Allahû Teâlâ nurunu tamamlayacaktır.
KAYNAK:İçin Tıklayınız