Hâce Muhammed Parsa ve Hz.Mehdi Hakkında
Hâce Muhammed Parsa (h. 822)
“Hâce Parsa” diye meşhur olan Hâfız Muhammed b. Muhammed b. Mahmud Buhârî, Hanefî âlimlerinin iftiharlarından ve Nakşibendî âriflerinin büyüklerindendir.
Hâce Muhammed Parsa Farsça yazmış olduğu “Feslu’1-Hitab” kitabında şöyle der:
“Ebu Abdullah Ca’fer b. Ali-il Hâdi kardeşi Muhammed Hasani’l-Askerî’nin oğlu olmadığını sanarak, kardeşinin imametinin kendisine intikal ettiğini iddia ettiği için ‘kezzab’ (yalancı) diye çağrıldı… Ve Ebu Muhammed Haşan Askerî, oğlu Muhammed’i ailesi ve ashabı arasından güvenilir kişilere tanıtmıştı.”
Daha sonra İmam Hasan Askerî’nin halası Hâkime’nin İmam-ı Zaman’ın velâdeti hakkındaki hadisini naklederek şöyle diyor:
“İmam Askerî buyurdu ki: ‘Halacığım! Bu çocuğu annesine götür.’ Ben çocuğu annesine götürdüm. Ertesi gün İmam Askerî’nin yanma gittiğimde bebeğin onun karşısında olduğunu gördüm. Bebek öyle nurluydu ki beni kendisine cezbetti. Bunun üzerine,‘Efendim! Bu mübarek bebek hakkında bir bilgin var mı?’ diye sordum. İmam dedi ki: ‘Halacığım! Beklenilmesi gereken ve bize müjdesi verilen budur.’
Bunu duyunca ben secdeye kapanarak Allah’a şükrettim. Eve gittiğimde bir süre bebeği göremedim. Bir gün İmam’a, ‘Ey mevlâm! Efendimiz ve muntazarımızı ne yaptın?’ diye sorduğumda buyurdu ki: ‘Onu, Mûsâ’nın annesinin bebeğini emanet ettiği kimseye emanet ettim.’”
Kitabın haşiyesinde, kitapta nakledilen ve Resûlullah’a nispet verilen zayıf hadisi (babasının ismi babamın ismidir) reddederek, Câmi’nin ‘Şevâhidu’n-Nubuvve’de getirdiği Mutezid el-Abbasî’nin hikâyesini naklederek Mehdî’nin kıyamının belirtilerini zikreder.
Daha sonra ise şöyle yazar:
“Bu konuda hadisler sayılmayacak kadar çoktur. Her zaman hazır olan gözlerden kayıp, Sâhibe’z-Zaman Mehdî’nin (Allah O’ndan râzı olsun) faziletleri oldukça fazladır. O’nun zuhûr edeceğine, varlığının nûrunun her tarafı aydınlatacağına, İslam dinini yeniden canlandıracağına, gerektiği gibi Allah yolunda cihad edip kendi zamanında, yani takvalılarm döneminde dünyanın dört bir yanını kötülüklerden arındıracağını dâir birçok hadis vardır.
O’nun ashabı her türlü kusur ve ayıptan arınmış olup O’nun hidayetiyle hakikate kavuşurlar. Hilafet ve imamet O’nun vasıtasıyla son bulur.
O, babasının vefatından kıyamete kadar İmam’dır. Hz. İsa (aleyhi’s-selâm) O’nun arkasında namaz kılacak, O’nun davasını doğrulayacak ve halkı İslam dinine davet edecektir.”1
1: Keşfu’l-Estâr, s. 26
“Hâce Parsa” diye meşhur olan Hâfız Muhammed b. Muhammed b. Mahmud Buhârî, Hanefî âlimlerinin iftiharlarından ve Nakşibendî âriflerinin büyüklerindendir.
Hâce Muhammed Parsa Farsça yazmış olduğu “Feslu’1-Hitab” kitabında şöyle der:
“Ebu Abdullah Ca’fer b. Ali-il Hâdi kardeşi Muhammed Hasani’l-Askerî’nin oğlu olmadığını sanarak, kardeşinin imametinin kendisine intikal ettiğini iddia ettiği için ‘kezzab’ (yalancı) diye çağrıldı… Ve Ebu Muhammed Haşan Askerî, oğlu Muhammed’i ailesi ve ashabı arasından güvenilir kişilere tanıtmıştı.”
Daha sonra İmam Hasan Askerî’nin halası Hâkime’nin İmam-ı Zaman’ın velâdeti hakkındaki hadisini naklederek şöyle diyor:
“İmam Askerî buyurdu ki: ‘Halacığım! Bu çocuğu annesine götür.’ Ben çocuğu annesine götürdüm. Ertesi gün İmam Askerî’nin yanma gittiğimde bebeğin onun karşısında olduğunu gördüm. Bebek öyle nurluydu ki beni kendisine cezbetti. Bunun üzerine,‘Efendim! Bu mübarek bebek hakkında bir bilgin var mı?’ diye sordum. İmam dedi ki: ‘Halacığım! Beklenilmesi gereken ve bize müjdesi verilen budur.’
Bunu duyunca ben secdeye kapanarak Allah’a şükrettim. Eve gittiğimde bir süre bebeği göremedim. Bir gün İmam’a, ‘Ey mevlâm! Efendimiz ve muntazarımızı ne yaptın?’ diye sorduğumda buyurdu ki: ‘Onu, Mûsâ’nın annesinin bebeğini emanet ettiği kimseye emanet ettim.’”
Kitabın haşiyesinde, kitapta nakledilen ve Resûlullah’a nispet verilen zayıf hadisi (babasının ismi babamın ismidir) reddederek, Câmi’nin ‘Şevâhidu’n-Nubuvve’de getirdiği Mutezid el-Abbasî’nin hikâyesini naklederek Mehdî’nin kıyamının belirtilerini zikreder.
Daha sonra ise şöyle yazar:
“Bu konuda hadisler sayılmayacak kadar çoktur. Her zaman hazır olan gözlerden kayıp, Sâhibe’z-Zaman Mehdî’nin (Allah O’ndan râzı olsun) faziletleri oldukça fazladır. O’nun zuhûr edeceğine, varlığının nûrunun her tarafı aydınlatacağına, İslam dinini yeniden canlandıracağına, gerektiği gibi Allah yolunda cihad edip kendi zamanında, yani takvalılarm döneminde dünyanın dört bir yanını kötülüklerden arındıracağını dâir birçok hadis vardır.
O’nun ashabı her türlü kusur ve ayıptan arınmış olup O’nun hidayetiyle hakikate kavuşurlar. Hilafet ve imamet O’nun vasıtasıyla son bulur.
O, babasının vefatından kıyamete kadar İmam’dır. Hz. İsa (aleyhi’s-selâm) O’nun arkasında namaz kılacak, O’nun davasını doğrulayacak ve halkı İslam dinine davet edecektir.”1
1: Keşfu’l-Estâr, s. 26