İmam-ı Rabbânî (K.S) Hazretleri bir tespitte bulunur. Bu tespit şudur: Resûlullah (S.A.V)'in vefatı ile birlikte bu ümmetin evveli başlar, yani ilk beş yüz yıllık dilim. Bu dilim hicri 0–500 (miladi: 623–1123) yılları arasıdır. Ortası yani ikinci beş yüz yıllık dilim hicri 500–1000 (miladi: 1123–1623) yılları arasıdır. Âhiri, yani son dilim ise hicri 1000–1500 (miladi: 1623–2123) yılları arasıdır. Bu, İmam-ı Rabbânî K.S Hazretleri'nin tespitidir.
Üstad-ı Azam Muhammed Erzincan-i Hazretleri (K.S) sohbetlerinde (11.02.2008 akşamı yaptığı sohbetinden) bu konuya değinerek; Zatından nakil : “ Büyüklerden ( Üstad’ımın verdiği isim hatırlanamadı) buyurdular ki : Evvel saniye döner, 1400 de her şey tamam olur. Burada sani 2. bin manasında, evvel saniye döner yani Hicri 1428 yılındayız. İkinci bin içindeyiz. Kıyamet çok yakınımızda, alametleri tamam oldu. Diyeyim ki 75 sene, olsun da bir asır… Kıyametin bir saatini bilmiyorum
Ebu Sa’lebe anlatıyor: Resulüllah (a.s.m) şöyle buyurdu:
“Allah bu ümmeti yarım günden âciz bırakmaz.” (Ebu Davud, Melahim 18; Müsned, IV/193)
Münavî, bu hadisin senedinin sağlam olduğunu söylemiştir.(Avnu’l-Mabud, 11/512). Heysemî, bu hadis ricalinin Sahih’in ricali olduğunu ifade etmiştir.(bk. Mecmau’z-Zevaid, 6/219). Aclunî de Ebu Davud ve Taberanî’nin Ebu Sa’lebe’den naklettikleri hadisin sahih olduğunu vurgulamıştır.(Keşfu’l-Hafa, II/149)
Bu hadisi rivayet edenlerden biri olan Sad b. Ebi Vakkas’a "yarım gün"den maksatın ne olduğu sorulmuş, o da, “Beş yüz senedir.” diye cevap vermiştir. (Müsned, 1/170) Hz. Sad bu açıklamayı
"Şüphesiz Rabbinin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir." (Hac, 22/47)
ayetine göre yapmış olmalıdır.
Celâleddin-i Suyutî "El-Keşf-ü An Mücavezeti Hâzihi-l Ümmeti El-Elfe" isimli bir Risale te'lif etmiştir. Bu Risale'de bir çok sahih hadîsleri tahlil etmiş ve "bu ümmetin ömrü bin beş yüz seneyi fazla geçmeyeceğine" dair kanaatini belirtmiştir.(bk. el-Havi li'l-Fetavi, Suyuti, 2/248; Ruhul Beyan, Bursevi, (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, İlel, s, 89)
İsmail Hakkı Burusevî de, yine bir çok kaynaklardan deliller getirerek, aynı hükmü kaydetmiştir. Bediüzzaman da, bu mes'eleyi, hususî bir ilham ve keşif neticesinde ve aynı zamanda bir hadîs-i şerifin cümlelerinin hem mâna, hem mutabakat, hem cifir ve ebced kaideleriyle görmüş ve ispat etmiştir.
“Benim ümmetimin ömrü 1.500 seneyi pek geçmeyecek.”(bk. el-Havi li'l-Fetavi, Suyuti, 2/248; Ruhul Beyan, Bursevi, (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, İlel, s, 89)
buyurmuş. Günün dörtte ya da beşte biri olan ikindiden akşama kadar ki vakti 1500 yıl kabul ettiğimizde, insanlığın ömrünün 6000 - 7500 yıl arasında olduğu ortaya çıkar. Diğer bir meşhur hadis rivayetinde ise bu açıkça ortaya konmuştur:
“Adem'den kıyamete kadar insanlığın ömrü yedi bin senedir.” (Kenzu’l-Ummal, h.no: 16459; Munavî, Feyzu’l-Kadir, III/547; h.no: 4278)
Görüldüğü gibi bu üç hadis birbirini teyit etmekte ve tamamlamaktadır. Muhbir-i Sadık olan Peygamberimizin (asm) ahir zamanla ilgili verdiği haberler bir bir çıkmaktadır. (bk. Bediüzzaman Said Nursi, Barla Lahikası, s, 324-326, Envar Neşriyat)